31 Ekim 2007 Çarşamba

özlem



gecenin bir vakti özlediklerim aklıma geliyor..
uykuya dalıyorum ve en çok özlediğim iki kişinin o beni mutlu eden yüzleri gözümün önünden geçiyor...

babam geliyor önce: sabah beraber gidiyoruz diyor, öpüyor saçlarımı okşuyor, en sevdiğim koku çocuklarımın kokusu diyor saçlarımın kokusunu içine çekiyor ve o kocaman elleri bu kez yüzümde geziyor, üstümü örtüyor ışığı yavaşça kısıp kapatırken gözlerini benden ayırmıyor...babam gidiyor...

hadi uyan diyen bir fısıltı duyuyorum kulağımda, herkes uyuduğunda sana geleceğimi söylemiştim diyen bitanem yatağımın başucunda oturmuş beni seyrediyor...Sadece 2 dakika kalabilirim diyor... Gitme derken elini tutuyorum ve yanağımın altına koyuyorum, avcunun içini öptükten sonra uykuya yeniden dalıyorum...uyanıyorum hemen ama; 2 dakikadan fazla uyumuşum:(

29 Ağustos 2007 Çarşamba

sabah sabah

sabah sabah... diye söylenmeye başladım yine...
Keşke yatmadan önce duşumu alsaydım, 15 dakika daha uyusaydım, püüüffff diyerek, ıkkk mıkkk ederek kalktım sevgili yatağımdan ve artık sevdiğim yastığımdan ayrılma vakti geldi(artık diyorum çünkü eski yastığım böööyle kafayı koyduğunda içine gömülüp gidilen cinsteydi...Gıcıklık veren bi yumuşaklığı vardı rahmetlinin,hem yastık dediğin şeyin varlığı hissedilmeli dimi canım, doldurmalı boynunun altını, destek olmalı...) Ne giysem derdi oluyor birde her sabah,(gece karar vermiş olsamda mutlaka değişiklik oluyor gün aydınlanınca) ne giyiiim ne giyiiiiiim hıh buldum dediğim anda ya ona uygun bi kemer yok ya da takı püüüfffff olmadı yine...-Neyse sakin ol Kybele sakiiiin ne bu ya sıkıldım senden iç sesleriyle topluyorum kendimi ve sakinleştiğim anda:-buuu üstünede buuuu, şu ayakkabıyı giyerseeem, şu çantamı da alırsaaaam,ollllduuuuu. diyorum(sakinlikte fayda var kuzum)Kahvaltı yapmak üzere mutfağa yöneliyorum, hmmmm yeni demlenmiş hemde çok yeni demlenmiş sabah çayı, taze ekmek yeni fırından çıkmış sabah ekmeği :) ve beyaz peynir domates, atıyorum reçelin pabucunu bu sabah dama.Sabah kalkar kalkmaz konuşmamalı insan, sanki hiç uyumamış gibi, cin gibi olmamalı, sabah mahmurluğu olmalı biraz, ses tonu değişik olmalı ne bileyim göz kapakları şiş olmalı, ama hiç yatmamış sanki hiç uyumamış, ses tonu bile değişmemiş bir kardeş var odamın kapısında abla hadiiiiiiii diyor(i'ler boyun/çene kasları daha bi çalıştırılarak söylenen cinsten:))Staj bitmek üzere son 2 gün diyorum ve şööööyle derin bir nefes alıyorum Enka'ya doğru yol alırken, tık tık tık sesler eşliğinde....Jandarma Komutanlığı'nın duvarınının dibinde, her sabah nöbetçi askerler gözüme çarptığında -ne güzel yerde askerlik yapıylar diye düşündüğüm yerden geçerken...Askerliğin güzeli mi olur demeyin, olur olur askerliğinde güzeli olur...Aaaaa di miiii askerlik yan gelip yatma yeri değildi bir de bu vaaaar, neyyyyyse!sabah sabah insan bu kadar kötü kokabilir mi!(akşam akşam kokmayıda hoş karşılamıyorum: o zaman da akşam akşam sinirleniyorum ...bu ayrı bir sinir konusu...zaten sinirlenmeye müsait bir yapım var:) )Yok olacak gibi değil ben bu sabah tersimden kalktım ya da ayrıntıya takılır oldum gıcık gıcık...Ama yooo bunlar benim hep sinir olduğum şeyler, sabahla alakası yok, akşamla alakası yok yok yok yok..Hadi bakalım gün nasıl geçecek?...
Sevmiyorum gereksiz konuşan insanları zorla değil yaaa....

27 Temmuz 2007 Cuma

2+1


Z.D. (22) İstanbul S.A.(24) İStanbul
biri uzun dalgalı kınalı saçlı, adada kıtalı gibi yaşıyor, diğeri kıvırcık saçlı, yıllardır saçlarını uzatma hayalinde ve aslenİstanbullu, nerelisin diye soranlar, ardından aslen nerelisin diye sorduklarından, biliyorum aslen istanbullu olduğunu:) biri isa taklidi yapıyor (bunun Hz.İsa'yla alakası yok bilen biliyor:) diğeri herkesi taklit ediyor biri ingilizce konuşabiliyor diğeri birini anlıyor:) ben ikisinide anlamıyorum:)bir bakmışım iş konuşuyoruz, bir bakmışım gülmekten ağrımakta olan karnımızı ovuşturuyoruz, bir bakmışım sevgiliden ayrılmanın hüznünü paylaşıyoruz bir bakmışım elimize tutuşturulan ipler şişler...kim verdi bu şişleri elimize ve biz neden hiç konuşmuyoruz? evet evet birileri bizim konuşmamızdan bıkmış ve tüm yaratıcılığıyla elimize verdiği şişlerle çenemizi kapatmış.kim acaba ? tüüüü tüüüüü tüüüü yok yok söylemeyeceğim adını...belki burda tanıyan vardır o bakımdan, tanıyan olmasa arkasından neler söyleyeceğimde...dünya küçük işte:) çocukları suussun diye dua eden bi kadın, duası kabul olmayınca çareyi şişlerde bulan bir anne..aaaa ben yine konumdan uzaklaşıyorum birine ve diğerine geri dönelim yoksa bu anne hakkında anlatılabileceklere kaptırırsam kendimi bir bakmışım biriyle diğeri konusundan iyice uzaklaşmışım.. -Evet arkadaşlar nerde kalmıştık? diye düşündüğümüz çok olmuştur, konudan konuya atlamayı nasıl başarıyoruz ve diğer konuyu bu konuya nasıl bağlıyoruz işte onu bende çözemiyorum. İşte en güzel yanıda bu:) birşeyleri bir yerlere bağlamak zorunda değiliz biz! Tüm rezillikler, üzerinde oynama yapılmadan anlatılır, tüm sevinçler kapı önlerinde dakikalarca; ilk anda paylaşılır.Akşamları kek börek pişmişse elde tabak: -Bu sizin.. denir _Sağol diye cevap verilir ama gözler tabağı getirenin yüzünde değil tabaktadır peçete aralanır:) Hızla sağol dendikten sonra, kapı dışarda kalanın suratına hızlı kapatılır ayyy rüzgardan oldu diye içerden bağırılırken, -Tamam görüşürüz ...diyen ses ya asansöre binmiş yada terliklerini sürüyerek evine gitmek üzeredir... sorulmaz içeri gelir misin diye, gelen zaten gelir:) Dakikalarca aaa bak burda bi at var senin muradın oluyo, aa bi tanede kuş var bak haber haber, birisi önünde diz çökmüş denir ....Ama son günlerde o günler biraz özlenmiştir... S.A ve Z.D. mutlaka dedikodumu yapanlardır, nerden geldi diyenlerdir, sen bunu çağırdın mı deyip bakışanlardır (lütfen dikkat bana "bu" diye hitap ediyorlar) arsız arsız -Beni niye çağırmadınız!diyen ben o sırada koltuğa yerleşmişimdir. Kod adı Afrodit olan S.A. (çalıştığı tekstil firmasında ona genel müdürlük teklif edilecek diye düşünüyorum ki kıskananlar çatlasın diye eklemekten kendimi geri alamıyorum) kaleyi içten fethedendir, tırnaklarına özen gösteren, ketçap mayonezle ilgisi olmayan zattır, cicim der konuşmaları arasında,sımsıcaktır, sinirlenmez kolay kolay ve sesinin yüksek tonunu ancak gülerken/bıcır bıcır bişeyler anlatırken duyabilirsiniz...Kırmızıyı sever, ruhunda Afroditlik olsada salına salına yürüsede balkonda beyaz süslü şalıyla otursa da çingeneliğin izlerine rastlamak mümkün. Ki onunla çingene olduğumuz günlerde olmuştur...Saatlerce konuşup uykusuz bıraktığım şahsiyettir, her seferinde ben kalkıyorum dediğimde çeyrek kala kalkarsın, çeyrek kalayı geçmişse ...da kalkarsın, çeyrek geçe gidersin , buçukta kesin gidersin der bu arkadaş(bakınız ne kadar misafirperver olduğuna ve bakınız benim bunu ne kadar suistimal ettiğime)He unutmadan biz biraz eski nesiliz galiba ki balkona çık demenin şifresini kullanmışızdır balkondaki mermere vurarak iletişim kurmuşuzdur(nerde o zaman cep telefonu çaldır kapat...) her halde birbirimizden uzakta otursak dumanla anlaşacaktık diyesim geliyor ama demeyeceğim... Akıl verendir o, birde şu açıdan bakalım diyendir, aaaaaahhh aaaahhh deyip gözgöze geldiğimdir : "Bizim kıymetimizi bilen birileri vardır." cümlesi bağlanır bu iç çekişe ve inanılır bu söylenene:)...Bıçak almaz elinizden kavgayı sevmez, sevdikleriyle değil sevmedikleriyle de kavga etmekten ayrı düşmekten hoşlanmaz ki benim zıt kişiliğimdir inadına bana şu bıçağı uzatırmısın derim birilerine:PSüslü terlikler alır evde giymek için dahi özenlidir ve çok süslüdür.. Sözün özü (ki yazılanları bağlamanın en gıcık versiyodur sözün özü, özün sözü, kısacası, özetlemek gerekirse...hep madem özeti var niye uzatıyorsun kardeşim diyesim gelir, bu kez siz deyin diye yazıyorum bunu : sözün özü...)iyi insandır, çok tatlıdır, badem gözlüdür bir de sımmmmsıcaktır, kolunu ısırasım gelir, genelde bu isteğimide hep içime atmışımdır...:)Ne içliyim bir bilseniz, içten pazarlıklı iç çekişli... Bir gün markasını yaratacak olan defilesini ön sıralardan izleyeceğimiz Türk Modacı ama toplulukta da -buda işte bişey olsun diye önemli bi kariyerde önnemli bi iş yapandır:) Birisi vali olmuştur, birisi öğretim üyesi olmuştur, S.A.da işte bişey olmuştur:) Konu S.A.'dan Z.D.'ye nasıl bağlanabilir ? tabiikiiii İkisininde gıcık olduğunu söyleyerek:) Gıcık kişil Z.D. blogger'dır ...onu kimi zaman yeni bloglarıyla buralarda görebilirsiniz, o biraz daha değişiktir, böööööle adını yazmayı başaramadığım önemli insan Şekspir hayranıdır (ne diye kasıyorum kendimi Wiiliam Sheaskepere miydi Sheasbjkehdfejf mıydı diye kasılıp duruyorum ki oturduğum sandalyede ayyy Google'dan baksam mı diye düşünüyorum ki: Şekspir işte Şeeeekkkks-piiiiiir)Bu günlerde ingiliz dilinden anlıyor, bu dilde güzel yazabiliyor, ve konuşabiliyor diye gözümde ilahlaşan bir arkadaştır kendileri fesatlandığımdır:) Evde mütemaaadiyen şortla gezendir, bisiklet yaka sevmeyen v yakada giymeyen derin yuvarlak bi dekoltesi olan bodyler giyen II.İsa'dır..Burnumdan kolayı fışkırtan, hedeflerine ulaşması için dua ettiğim ve beni bu konuda gaza getirendir...Prof. olacak isminin sol tarafında bir gün ;) Ejnebice şarkılar dinler küçüklüğünden beri, ve sık sık diyete girer suratı küçücük kalana kadar uğraşır ve yine diyete girer 2 sene aralıkla...2seneyi nasıl bağlayabilirrriiiiiiz heh: 2 senede görüşmesem 20 senede görmesem kendimi yakın hissedeceğimi bildiğimdir.Gülerken gözlerinden yaşlar akandır, işte yine bunada özendiğimdir:)Günün hangi saatinde olursa olsun anlayışla karşılayandır, Çay? Kahve? diyen size başka seçenek sunmayandır illettir:)Her daim odasını toparlamaya çalışan ama bir türlü toparlayamandır, göçebe hayatı sürer genelde yerleşik hayata geçmesini dilediğim güzel isimli insandır Osmanlının göçebe olma özelliğini hayatının büyük bir döneminde damarlarına kadar hisseden bavul hazırlama konusunda başarılı olan başarılı bir öğrenci parçasıdır ..üzülme! Bak bunları hatırladığında güleceksin der tesellide verir ardından gözünüzden gelen yaşşlar gülmenizdendir... o yaşları hüzün gözyaşlarından gülmekten gelen yaşlara başarıyla çevirir... Bu 2 deli sizi söylediklerinizin esiri yapmaz sizi asla.. -Keşke söylemeseydim...demezsiniz , silah olarak doğrultmazlar söylediklerinizi...Ama dostu değilseniz canını yakmışsanız bir şekilde sinnnsice yakarlar canınızı anlamazsınız maazallah...:)Bunlar böyle nanemolladır böyle içten pazarlıkçıdır, böyle şakayla karışık laf sokandır Aaaah aaaah bir ben bilirim bir Allah... CANdır onlar benim CAN arkadaşlarımdır,yerlerine kimseyi koyamadıklarımdır,birini diğerinin yerinede koyamam ayrı tatları vardır... herkesin bir dostu olmalıdır en azından aldanmak aldatılmak , yalan söylemek kınamak için demiş ünlü üstad Ankaralı Turgut ayyy o : yakalrsam tıh tıh demişti pardon bunu söyleyen Özdemir Asaf'tı.. Sevgiyle kalın...

18 Temmuz 2007 Çarşamba

kybele

artık bende burdayım..